İzin Tercihlerini Özelleştir

Çerezleri, platformumuzda verimli bir şekilde gezinmenize ve belirli işlevleri gerçekleştirmenize yardımcı olmak için kullanıyoruz. Aşağıda her bir izin kategorisi altında, tüm çerezler hakkında ayrıntılı bilgi bulacaksınız.

"Gerekli" olarak kategorize edilen çerezler, sitenin temel işlevlerinin gerçekleştirilmesinde vazgeçilemez nitelikte olduklarından tarayıcınızda saklanır. ... 

Her Zaman Aktif

Gerekli çerezler, web sitesinin temel işlevleri için çok önemlidir ve web sitesi bunlar olmadan amaçlandığı şekilde çalışmayacaktır.Bu çerezler kişisel olarak tanımlanabilecek herhangi bir veriyi saklamaz.

Görüntülenecek çerez yok.

İşlevsel çerezler, web sitesinin içeriğini sosyal medya platformlarında paylaşmak, geri bildirim toplamak ve diğer üçüncü taraf özellikleri gibi belirli işlevlerin gerçekleştirilmesine yardımcı olur.

Görüntülenecek çerez yok.

Analitik çerezler, ziyaretçilerin web sitesiyle nasıl etkileşime girdiğini anlamak için kullanılır. Bu çerezler, ziyaretçi sayısı, hemen çıkma oranı, trafik kaynağı vb. Gibi ölçümler hakkında bilgi sağlamaya yardımcı olur.

Görüntülenecek çerez yok.

Performans çerezleri, ziyaretçilere daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunmaya yardımcı olan web sitesinin temel performans indekslerini anlamak ve analiz etmek için kullanılır.

Görüntülenecek çerez yok.

Reklam çerezleri, ziyaretçilere daha önce ziyaret ettikleri sayfalara göre özelleştirilmiş reklamlar sunmak ve reklam kampanyasının etkinliğini analiz etmek için kullanılır.

Görüntülenecek çerez yok.

Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

AKP’de ekonomiden anlayan yok mu?

AKP’de ekonomiden anlayan yok mu? Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun danışmanı,

AKP’de ekonomiden anlayan yok mu?

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun danışmanı, Karar gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan “Ak Parti’de ekonomiden anlayan yok mu?” başlıklı yazısında AKP’yi çok sert eleştirdi. Davutoğlu’na yakın Karar gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın faizin düşürülmesi konusundaki çıkışını hiçbir iktisatçının savunmayacağını ifade ederek, “Birtakım danışmanlar ise bu temelsiz yaklaşıma gaz vermeyi tercih ettiler.” dedi.

Mahçupyan yazısında devamında ekonomik gidişattaki yanlış politikaları eleştirerek, “Üstelik bunlar AK Parti ekonomiden anlayan insanlara sahip olmasına ve doğrular yıllardır söylenmesine rağmen yaşandı.” diye yazdı. Mahçupyan’ın “AK Parti ekonomiden anlayan insanlara sahip” ifadeleri, Ahmet Davutoğlu’na yakın AKP’lileri hatırlattı.

Etyen Mahçupyan’ın yazısı şöyle:

“Hükümet ekonomiye dair bazı inançların peşinden gitmenin bedelini sınama imkanı buldu. Dendiğine göre faiz enflasyonun nedeniydi ve faiz bir düşse yatırımcılar hemen yatırımlara girişeceklerdi… Gerçeklikle ve ekonomi bilimiyle ilgisi olmayan bu kabulleri savunan tek bir saygın iktisatçı bulunmasa da, büyük çoğunluğu uzun süre ağızlarını açmadılar. Kötü adam olmaktansa Türkiye’nin duvara çarpma noktasına gelmesini izlediler. Birtakım danışmanlar ise bu temelsiz yaklaşıma gaz vermeyi tercih ettiler. Varılan nokta artık soru işaretlerine izin vermiyor. Son bir ayda dolar kurundaki yükselişin sadece üçte biri global piyasaların etkisine bağlanabiliyor. Türkiye her bir dolara hiç gerek yokken bugün en az yüzde 10 daha fazla ödüyor.

Bunun nedeni irrasyonel ekonomi anlayışının zorlanması ve sadece kötü yönetime neden olmakla kalmayıp, dünyada Türkiye’ye ilişkin algıda telafisi zor bir hasar yaratmasıdır. Üstelik bunlar AK Parti ekonomiden anlayan insanlara sahip olmasına ve doğrular yıllardır söylenmesine rağmen yaşandı.

Faizlerin aşağı doğru zorlanması faizleri düşürmedi. Banka sistemi elinden geleni yapsa da oynama 1-2 puan düzeyinde kaldı. Çünkü enflasyonun inmediği bir ortamda mevduat sahiplerinin daha az faize razı olmaları mümkün değildi ve bu da kredi faizini yukarıda tutuyordu. Dahası yanlış politikada ısrar edilmesi mevduat sahiplerine kritik bir mesaj vermekteydi: ABD’de faizlerin artacağı hesaba katıldığında, Türkiye’de faizin aşağı zorlanmasının tek bir anlamı olabilirdi: Doların yükselmesi. Halkımız maalesef hükümetten daha akılcı çıktı… 15 Temmuz sonrasında dolar satanlar şimdi dolara geçmeye başladılar. Darbeye karşı hükümete destek vermek ne denli rasyonel ise, ekonomiyi yönetemeyen bir hükümet karşısında riskleri minimize etmek de o denli rasyoneldi.

Geçenlerde bu gazetede İbrahim Kahveci’nin BDDK verilerine dayanarak verdiği rakamlara göre bu yılın Eylül ayında TL mevduatı 818, döviz mevduatı ise 511 milyar. Geçen iki ay zarfında belki ara daha da kapanmıştır. Kaba bir hesaplama amacıyla TL ve döviz mevduatlarını eşit varsayalım ve bankaların tüm mevduat üzerinden net yüzde 3 reel faiz kazanabildiğini düşünelim. Eğer döviz kuru süre içinde düşerse kar daha artacak, ama kur yükselirse kar düşecektir. Sorumuz şu olsun: Acaba döviz ne kadar yükselirse bankalar hiç kar etmeme noktasına gelir? Cevap enflasyonun üzerine yüzde 6’dır… Yarısı döviz olan bir mevduat portföyünde, ortalama reel kar yüzde 3 iken eğer dönem sonunda dövize ‘enflasyon artı yüzde 6’ ödemek zorunda kalırsanız elinizde kar kalmaz.

Düşünün ki enflasyon yıllık 8 civarındayken sadece son 3 ay içinde döviz sepeti yüzde 15 artmış durumda. Dolayısıyla tedbir almadıkları takdirde bankalar büyük zarar yazma durumunda kalabilirler. Onlar da tedbir aldılar… Kredi isteyen müşterilerini dövizle kredi almaya zorladılar. Böylece kur artışı riskini müşterilerine, yani sanayici ve tüccarlara yüklediler. İş dünyası iki arada kaldı… Döviz riskini almak belirsiz ve belki ödenemeyecek borçların altına girmek demekti. Kredi almamak ise belki küçülmek veya şirketi kapatmak anlamına gelecekti.

Her halükarda piyasalar daraldı, yatırımlar durdu. Bunun anlamı önümüzdeki yıl ve belki sonrasında da büyümenin olmayacağı, yine kamu harcamalarına ve tüketime bağımlı kalınacağıdır.

Türkiye dünyadan ayrışmasına neden olan ilave kur yükselmesine mahkum muydu? Bırakalım reformları, faiz konusundaki irrasyonel tutumda ısrar edilmese bu süreç daha yumuşak geçmez miydi? Hala cevabı bilmeyen ya da merak eden varsa AK Parti’nin sessiz iktisatçılarına sorabilirler.”