Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Memurların bilmesi gereken ‘kavramlar’

Bugünkü yazımızda memurların sıkça karşılaştıkları ve bilmesinde büyük fayda olan kritik kavramları okuyucularımızla paylaşacağız

Bugünkü yazımızda memurların sıkça

Ahmet Ünlü

*Görevden uzaklaştırma mı el çektirme mi?

Devlet memurları hakkında sıklıkla kullanılan kavramlardan birisi de görevden uzaklaştırmadır. Görevden uzaklaştırmanın hangi hallerde uygulanacağı ile sonuçları 657 sayılı Kanun’un 137 – 145’inci maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Uygulamada bu kavram yerine görevden el çektirme ve açığa alma kavramları da kullanılmaktadır ki bu doğru bir kavram değildir ve 657 sayılı Kanun’da böyle bir kavram yoktur. Ancak, resmi yazılarda dahi görevden el çektirme kavramına şahit olmaktayız.

Ancak, açığa alma kavramını 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nda görüyoruz. Bu kanunda da görevden uzaklaştırma kavramı yer almamaktadır.

Görevden uzaklaştırılanlar kurumlarına gelmek zorunda mıdır?

Yanlış bilinen diğer konu da görevden uzaklaştırılan kamu personelinin kurumlarına gelmeyeceğidir. Devlet Personel Başkanlığı bu konuyla ilgili vermiş olduğu görüşte şu ifadelere yer verilmiştir; “657 sayılı Kanun’un görevden uzaklaştırmaya dair 137-145’nci maddelerinde yer alan ifade ve hükümlerden görevden uzaklaştırılanların memuriyet sıfatlarının devam etmekte olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu itibarla ilgililerin görevden uzaklaştırıldıkları süre zarfında da memuriyet sıfatından kaynaklanan yükümlülüklere uymak zorunda oldukları açıktır. Ancak bu durumda olanların üstlenmiş oldukları kamu görevleri ile hukuki ve fiili ilişkileri esasen kesilmiş bulunduğundan …………. açıklanan tutum ve davranışların 657 sayılı Kanun’un değişik 94’nci maddesindeki anlamı ile görevin terki olarak değerlendirilip ilgililerin görevden çekilmiş sayılmaları uygun mütalaa edilememektedir.”

Çekilme mi istifa mı?

Uygulamada istifa kavramı kullanılmakla birlikte 657 sayılı Kanun’da çekilme kavramı kullanılmaktadır. Aynı şekilde çekilmiş sayılma kavramı yerine de müstafi kavramı kullanılmaktadır.

Nitekim 657 sayılı Kanun’un 94’üncü maddesinde; “Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir” ifadesini görüyoruz.

Buna göre çekilme; Devlet memurluğunun sona erme sebeplerinden birisi olup, memurun çalıştığı kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle ve kurumunun kabul etmesiyle gerçekleşmektedir. Bu usule istifa da denilmektedir. Yaygın olarak uygulamada istifa kavramı kullanılsa da 657 sayılı Kanun’da istifa kavramı kullanılmamaktadır. İstifa kelimesi sadece 657 sayılı Kanun’un geçici 34’üncü maddesinde geçmektedir.

Çekilmiş sayılma ise; Mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terkedilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın, zımni istifa talebine çekilmiş sayılma denilmektedir. Uygulamada çekilmiş sayılmaya müstafi tabiri kullanılmaktadır. Müstafi kelimesi sadece 657 sayılı Kanun’un ek 34’üncü maddesinde kullanılmıştır.

Kıdem aylığı nedir?

Devlet memurlarına her bir hizmet yıl için 20 gösterge rakamının maaş katsayısı ile çarpımında oluşan tutara kıdem aylığı denilmektedir. 25 yıldan fazlası için kıdem aylığı verilmemektedir.

Kazanılmış hak aylığı nedir?

657 sayılı Kanun’a göre devlet memurunun öğrenim durumu ve hizmet sınıfı gibi hususların değerlendirilmesiyle tespit edilen memuriyete giriş derece ve kademesine yine bu kanunda yer alan ilavelerin yapılması suretiyle bulunacak derece ve kademe üzerinden hesaplanan aylık olarak tanımlanmaktadır.

Emekli keseneğine esas aylık nedir?

15.10.2008 tarihinden sonra 5510 sayılı Kanun’un 4-c maddesi kapsamında sigortalı olanlar için kazanılmış hak aylık kavramı olmakla birlikte emekliliğe esas aylık kavramı yoktur. Bunlar için prime esas kazanç kavramı vardır. Ancak, 657 sayılı Kanun çerçevesinde yapılan uygulamalar devam etmekte olduğundan ve ek göstergeler prime esas kazanç unsurları arasında yer aldığından ek göstergeler emekli maaşının önemli bir unsuru olmaya devam etmektedir. Konuyu örnekle açıklamak gerekirse, 5510 sayılı Kanun’a tabi olarak görev yapan bir memur genel müdür olarak atandıktan 6 ay sonra görevden alınır ve 657 sayılı Kanun’un 43/B maddesinde belirtilen unvanlı kadrolara atanırsa 6400 ek göstergeden ve atanılan kadronun karşılığı olan makam ve görev tazminatından faydalanmaya devam eder ve bu unsurlar sigorta primine esas kazançlarda da dikkate alınır.

5434 sayılı Kanun’un emekli keseneğine esas aylık derecesini kazanılmış hak aylık derecesinin önüne geçiren ek 18’inci maddesi 5510 sayılı Kanun’un 106’ncı maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

Aylıktan ne anlaşılmaktadır?

Aylık, devlet memurlarının gösterge ve ek göstergesinin memur maaş katsayısı ile çarpımından oluşan tutara aylık denilmektedir. Memurlara ödenen maaşlar için aylık kavramı kullanılmamaktadır.

Aylık mı maaş mı?

657 sayılı Kanun’da hem maaş kavramı hem de aylık kavramı kullanılmaktadır. Burada kavram kargaşası olduğundan bahsedebiliriz. Kanunda geçen ifadelere bakacak olursak kargaşanın olduğu daha net anlaşılacaktır. Kanunda hem “maaşsız izin” kavramında hem de “aylıksız izin” kavramına rastlıyoruz. Yan ödeme kararnamesinde ise sadece aylık kavramına rastlıyoruz.

Taban aylığı nedir?

Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na göre almakta olan personele 1.000 gösterge rakamının taban aylık katsayısı ile çarpımından oluşan ve memur maaşının bir unsuru olan tutara memuriyet taban aylığı denilmektedir. 2017 yılının ilk yarısı için taban aylığı tutarı ise; 1000 *1,503595= 1.503,595 TL’dir.

Memuriyete girişte yaş sınırı var mı?

Genel olarak 18 yaşını tamamlayanlar devlet memuru olabilirler. Bir meslek veya sanat okulunu bitirenler en az 15 yaşını doldurmuş olmak ve Türk Medeni Kanunu’nun 12’nci maddesine göre kazai rüşt kararı almak şartıyla devlet memurluklarına atanabilirler. Bazı görevler haricinde memuriyete giriş için üst yaş sınırı yoktur. Yani memurların 65 olan yaş haddine kadar memur atanması mümkündür.

Yeni Şafak