Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Devlet Bahçeli ne dedi? Madde madde konuşmaları

Bir yanda yılbaşı kutlayanlar,

Statta, garda, dağlarda, sokaklarda ölüm kol gezmektedir. Bu durum karşısında olan biteni sineye mi çekelim.

Terörü kınıyoruz, acı ve matemden bahsediyoruz ama teröristlerin saçtığı nifak tohumlarını da görelim. ‘Yeter artık, asıl irade ve gerçek kuvvet Türk milletinindir’ diyelim.

Sürekli ağlamakla, şikayet etmekle nereye gideceğimizi sanıyoruz

Her insanımız, her vatandaşımız kaygılıdır.

Milli vicdan Türkiye’nin böyle gidemeyeceğini, ittifak ve infial içinde teyit etmektedir.

Aziz vatana teröristler nasıl yuvalanmış, hangi kaynaktan beslenmiş, arkalarına kimleri almıştır? Türkiye’den yeni bir Suriye çıkarma arayışı sürerken, gafletle geçireceğimiz bir an bile kalmamıştır. Huzurumuza darbe üzerine darbe vurulmaktadır. Milli bekamız kirli ve karanlık ellerce boğulmaktadır. Sabrımız sınıra dayanmıştır.

Hiç şüphesiz 2016 yılı terörün hain saldırı ve suikastlarına kurban gitmiştir. Yeryüzünün en aşağılık türleri ölüm ve şiddet saçmıştır.

Türklük ve Türkiye düşmanları sivrilmiştir.

Terör bir insanlık suçudur. Bu suçu taammülden işleyen kiralık katiller sürüsü 2016 yılını zindana çevirmiştir.

Hedef esasen Türkiye’dir, hedef milli birlik ve kardeşliğimizdir.

FETÖ’yü, IŞİD’i, PKK’yı, YPG/PDY’yi, DHKP-C’yi infaz için görevlendirilmiştir.

Teröristler kanalıyla Türkiye’ye verilmek istenen mesaj nedir? Amaçlanan, dayatılan nedir? Bu soruların cevaplarını bulmak mecburiyetindeyiz.

Meydan okumakla hainler geri adım atmıyor. Şablon politikalarla terör örgütleri durmuyor. Bu durum karşısında terörizmi döktüğü kanda boğmak için ya bir yol bulmalıyız, ya da yeni bir yol yapmalıyız.

Türkiye hainlerin kanlı eylemlerine mahkum değildir. Bu darboğazdan çıkmalıyız. Terörizmi yok etmek dışında ikinci bir seçeneğimiz yoktur. Bu yeni bir milli mücadele ruhuyla başarılabilecektir.

20 Temmuz 2015’ten bu yana kanımız akıyor, canımız yanıyor. 600 askerimizin, 382 polis ve bekçimizin, 63 korucumuzun 1080 evladımız şehit olmuş, 663 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 2016 yılında toplam şehit sayımız 839’dur. Bu tablo milli bir yıkım değil de nedir? Analar ağlamayacaktı değil mi, terör bitiyor bahar havası geliyordu değil mi? Türkiye hangi ara bu tuzağa düştü. Yüzyüze kaldığımız bu musibet hangi bahanelerle izah edilecektir? Ya havle diyoruz, metanetimizi muhafazaya çalışıyoruz.

Bir Başbakan Yardımcısı ‘Vatandaşlarımız tedbirli olsunlar, ama korkmasınlar’ diyor. Gerekli tedbirleri alacak olanlar vatandaşlarımız mıdır, yoksa bu devleti yönetenler midir? Her insanımız kendi güvenlik önlemini alacak ise, iktidara ne gerek duyulacak?

Maksadımız eleştiri dozajını aşmak değildir. Türkiye uçurumun kenarındayken, sert ve amansız siyasi tenkitler ve polemikler kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Bizim de buna niyet ve hevesimiz yok.

Durmak akılsızlıktır, buradayız, buna sonuna kadar varız ve hazırız. Geçmişte yedi düvele yenilmedik, terörizme boyun eğmeyeceğiz.

Hain ve destekçileri kudursalar da can havliyle katliam yapsalar da bu büyük devletin sırtını yere getiremeyecekler.

Türkiye’nin en büyük hazinesi olan milli kardeşlik ruhu, ‘Biz biriz, beraberiz, biz büyük bir aileyiz, biz Türkiye’yiz.’

Türkiye’nin varlığına kast etmek isteyen hıyanet namluyu milletimize doğrultmuştur. Ülkemiz 1919’un şartlarına yuvarlana yuvarlana gerilemiştir. Yeni yılın ilk anlarında İstanbul’daki katliam haberi hepimizi katıksız kedere boğmuştur.

Reina katliamı sözün ve insanlığın bittiği noktadır.

Reina saldırısını profesyonel bir katil, elini kolunu sallayarak gerçekleştirmiştir.

Katliamın 7 dakika sürdüğü, caninin kıyafetini değiştirip, 13 dakika mutfakta saklanıp kayıplara karıştığı bildirilmektedir. Bağlantıları ve uyruğu hakkında bilgilere ulaşılmış olsa da henüz kendisi ele geçirlememiştir.

Bu saldırının El Bab operasyonu ve bölgesel dengelerin payı vardır.

Türkiye’yi de içine alan emperyalist pis kurgunun birisi de PYG/YPG ise diğeri de IŞİD’dir. Rakka, Kandil, Kobani ve Pensilvanya arasında kurulmuş terörizm işbirliğine kimlerin şahitlik yaptığı gizlenemeyecek kadar nettir. Çıbanın başı okyanus ötesidir.

Türkiye’nin haklı ve meşru davasından dönmesini bekleyenler boşuna zaman kaybetmetedir. MHP, sonuna kadar devletinin, TSK’nın hem destekçisi, hem duacısıdır. Türkiye’nin elini kolunu tutan, teröristleri azdıran güçlere 79 milyon şamarı indirecektir. Terörle mücadelede kesinlikle bir ve beraber olmalıyız.

Türkiye’nin Rusya işbirliği ile Suriye’de ön alması değerli bir sonuçtur. Ortaköy’e kadar gelen teröristin kapalı devre çalışan yabancı istihbarat örgütlerinden bağımsız olduğunu söylemek beyhudedir. Türkiye’nin milli beka için yaptığı mücadeleye adeta cevap verilmiştir. Ne yaparsanız yapın, Türkiye namerde el açmayacak, küresel cellatlara taviz vermeyecektir. Katiller için kaçış yoktur, kurtuluş yolları bitmiştir.

Öncelikle muhtemel bir terörist saldırının hiçbir istihbaratı alınmamış mıdır?

Teröristin taksi ile Ortaköy’e geldiği, dakikalarca ateş açtığı ortadadır.

Onlarca güvenlik görevlisi nereye gitmiştir?

Neden kimse müdahale edememiştir?

Terörist herkesin gözü önünde nasıl kaçabilmiştir?

Bu terörist nasıl ortadan kaybolabilmiştir?

Bu saldırının hala aranan tek bir katil tarafından icra edildiğine kanma evvela aklın inkarıdır.

Yardım ve yataklık yapanlar için ipucu bulunmuş mudur?

Silahlı ve bombalı alçaklar hedeflerine kilitlenip, saldırı pozisyonuna geçene kadar istihbarat birimleri ne ile uğraşmaktadır?

Statta, garda, dağlarda, sokaklarda ölüm kol gezmektedir. Bu durum karşısında olan biteni sineye mi çekelim.

Terörü kınıyoruz, acı ve matemden bahsediyoruz ama teröristlerin saçtığı nifak tohumlarını da görelim.

‘Yeter artık, asıl irade ve gerçek kuvvet Türk milletinindir’ diyelim.

Sürekli ağlamakla, şikayet etmekle nereye gideceğimizi sanıyoruz?

Bir yanda yılbaşı kutlayanlar, diğer yanda Mekke’nin fethini ananlar iki yana bölünmüştür.

Derin yarık giderek büyümektedir.

Bacadan giren Noel Baba’ya karşı damardan giren tahammülsüzlük bizi birbirimizden koparmaktadır.

Birbirimizin hayat tarzına çatık kaşla bakmak olur ve kabul edilebilir değildir.

Yeniyıl kutlamalarının karşısına Mekke’nin fethini çıkarmak su katılmamış bir cehalet numunesidir.

Reina katliamının öncesinde ve sonrasında sosyal medyada yapılan bazı yorum ve açıklamaların düşmanlıkları bilemesi, teröristleri teşvik etmesi suçtur.

İnsan müsveddelerinin dehşet verici mesajları aziz milletin hiçbir değeri ile bağdaşmayacaktır. ‘Oh olsun’ demek İslam’la uzaktan yakından alakası olmadığı gibi alçaklıktır. İnan – inanmayan, laik – antilaik, Alevi – Sünni kutuplaşmasına izin veren kim varsa Türk milletinin azılı hasmıdır. IŞİD’in bir hedefi de bu değil midir? FETÖ yıllardır bunu yapmak istememiş midir? Reina’dan yeni bir mezhep düşmanlığı çıkarmak teröristin yüzlerini gizleyen şarlatan efendilerinin bitmeyen oyunudur. Bu oyunu Müslüman Türk milleti bozacaktır.

Yakın çevremizde yaşanan yoğun çatışmalar, sabotajlar tüm dünyayı dalga dalga etkileyecek düzeydedir. Bunu engellemenin yolu İslam ülkelerinin kendi geleceklerine sahip çıkacak dirayeti göstermekten geçmektedir. Komşularımız huzura ulaşmadan bizim güvende olmamız imkansızdır. Kalkınma ve moderleşme sürecini yakalayaman İslam dünyası 2017’de de ümitvar görünmemektedir.

Gelişme yolunda alınan mesafeye rağmen, ellerindeki büyük kaynakların çok altındadır. İslam toplumu küresel güçlerin oyuncağı haline gelmiştir. Küresel bir barışın, adaletin ve paylaşımın adil olmasını dilediğimiz gelecek yıllarda örnek ve model olabilecek yegane ülkenin Türkiye olduğu görülecektir. Her yükseliş elbette egemen gücün lehine gelişmektedir.

Bizim bir bilgimiz yok. Bize bilge veren de olmamıştır. Basın yoluyla Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik suikast düşüncesinin yoğunlaştığına yönelik düşünceler söz konusudur. Bu tür suikastlarla kimseyi yıkamayacaklardır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun da aynı şeyi yapacağına inanmaktayım. Koruma sayımız sabit, yeni bir talepte bulunmuyoruz. Bizim arabamızda bir zırh yoktur. Ben şahsen, ihtiyacımız olmadığını kendilerine salık verdim.

Önümüzdeki günlerce Meclis’e gelecek. Bu görüşmelerde grup kararı olmaz. Benim bir tek oyum var. Meclis’te de evet diyeceğim, referandumda da evet diyeceğim.