Kıyamet mi bu? Kıyamet!
Zor zamanlardayız, hüzün yılları nicedir. Bütün hakikatler, değerler, kavramlar birer birer depreme duçar. Yıkılıyor her şey. Merhamet en çok merhamet!
En çok merhamet tükendi. Yerle yeksan vicdanlar. Sahte maskelerle avare dolaşan insan yığınları. Çaresiz yürekler ve hasis ve bencil ve yalnızız hepimiz. Kimsenin kimseleri sevmiyorlar.
Evlatlar anneleründe kaçıyorlar, babalarda intihara kalkışırlar! Allah çoktandır! Bğzlere yüz çevirmiştir. Bizler kendi kendimize ediyoruz O ilgilenmiyorlar. Niye ilgilensinlerki? Her birilerimiz bir diğerimizin canavarı olmuşlar. Yokluktan, yoksulluktan, gariplikten kol geziyoruz. Haramilerine sırça köşklerinden.
Kirletmişiz ruhlarımızla beraber yeryüzünü de! Sular kirli, toprak kirli, hava kirli, kalplerimiz kirli. Bitiriyoruz ağır ağır her şeyi ve bitiyoruz birlikte biz de. Ne din, ne iman, ne aidiyet, ne kutsallarımız, anılarımız, hayallerimizde kaldı! Kirletmediğimiz ne kaldı?
Yer kızgınlık, hava kızgınlık, gök kızgınlık. Hem kırgınlık, hem yalgınlık. Kıvranıyor topraklar, dağlar sallanıyorlar, denizler kaynıyorlar, sema çalkalanıyorlar! Ölüyoruz hem farkından olmadan, birer ikişer, beşer onar! Kirli savaşlardan, zelzelelerden, yeni hastalık virüslerin pençesinden!
Kıyamet mi bu? Kıyamet!
Faruk Habiboğlu